Eğitimlerimiz

Okul Öncesi Kekemelik ve Aile Odaklı Terapi

Kekeme Olan Okul Öncesi Çocukları İçin Pratik Terapi Stratejileri ve Aile Odaklı Terapi
Okul öncesi dönem çocuklarda kekemelik tedavisi genellikle başta anne-baba olmak üzere çocuğun etrafındaki yetişkinlerin eğitilmesine yöneliktir ve öncelikle amaçlar belirlenmelidir.
 
Amacımız Ne Olmalı?
En önemli ve birincil amaçlarımızdan biri, çocuğun kendine ve kekemeliğe karşı olan negatif tepkilerinin (korku, endişe vb.) gelişimini en aza indirmektir.
Bununla birlikte; ailenin, öğretmenlerin, çocuğun arkadaşlarının ve çocuğun çevresindeki diğer bireylerin negatif tepkilerini en aza indirmek büyük önem taşır.
 
Nereden Başlamalıyız?
Sıklıkla cevaplamaya ihtiyaç duyduğumuz ilk soru çocuğun gerçekten kekeleyip kekelemediğidir.
Birçok çocuk konuşmasında aksamaların arttığı bir dönemden geçer ve bu durum ‘gelişimsel akıcısızlık’ olarak isimlendirilir. Böyle bir durumu iyi değerlendirmek ve ayırt etmek gerekir. Zira bu durumda yapılan en sık hatalardan biri çocuğun dikkatini konuşmasına çekmek ve çocuğa “heyecanlanma, yavaş konuş, güzel konuş” gibi uyarılarda bulunulmasıdır. Bu gibi uyarılar çocuğun konuşmasını düzeltmeye yaramaz. Tam tersine çocuk üzerinde olumsuz etki yapar ve problemin kalıcı olmasına neden olabilir.
Yani bu aksamaların/bozulmaların hepsi kekemelik örneği ya da belirtisi değildir fakat risk altında olan çocukların gözden kaçmasına engel olmak ve emin olabilmek için dikkatlice gözlem yapılmalıdır.
Bu soruya cevap verebilmek için kekemeliğin tanımını iyi bir şekilde yapabilmeye ihtiyacımız vardır ve böylece ne arayacağımızı da bilebiliriz.
 
Kekemelik Nedir? Kekemelik Hem Bir Konuşma Davranışı Hem de Bir Konuşma Bozukluğu Olarak Tanımlanabilir Mi?
Davranış: Konuşma akışı içindeki aksamaların belirli bir türüdür (speech dysfluency).
Bozukluk: Genellikle bir iletişim problemi olan bu durum konuşma sırasındaki takılmaların belirli türlerinin üretilmesidir.
 
Kekemelik Davranışları Nelerdir?
Kekemelik tipik olarak konuşma sırasındaki takılmaların/akıcısızlığın belirli tiplerini ifade eder (ses ya da hece tekrarları, uzatmaları ya da bloklar vb.)
Bu takılmalar ya da akıcısızlıklar tipik olarak sözcük birimleri içindeki aksamaları içerirler. Fakat unutulmamalıdır ki, sözcük içindeki tüm takılmalar kekemelik değildir ya da kekemelik yalnızca sözcük içindeki takılmaları içermez.
Kekemelik davranışlarına, her zaman değil fakat, gerilim ya da aşırı çaba ve ikincil davranışlar eşlik edebilir.
 
Bu Çocuk Kekeme Mi?
Okul öncesi döneminde olan bir çocuğun kekemelik davranışları sergileyip sergilemediğini belirlemek kolay olabilir. Bunu çocuğun takılmalarını, kekemelik davranışlarının sayarak yapabiliriz. Ayrıca çocuğun ailesinden ve çevresindeki diğer bireylerden bilgi elde edebiliriz. ANCAK; okul öncesi çocukları için ‘Bu çocuk kekeliyor mu?’ sorusu düşünüldüğü kadar önemli değildir. Daha önemli soru şudur ki, ‘Bu çocuk kekelemeye devam edecek mi?’. Asıl bu sorunun cevabını verebilmek için ayrıntılı değerlendireler ve gözlemler yapılmalıdır. Kekeme olan çok küçük yaştaki çocuklar için, tanısal değerlendirmenin ilk hedefi çocuğun kekemeliğin devam etmesi konusunda risk altında olup olmadığına karar vermek olmalıdır.
Diğer yandan yapılan bir çok çalışma, okul öncesi dönemdeki birçok çocuğun kekemeliğin üstesinden gelebildiğini göstermektedir.
Çalışmalar okul öncesi dönemdeki kekeme çocukların % 75-80’inin iyileşebildiğini göstermiştir.
Bu çocukların büyük bölümü ilk 6 ile 12 ay içerisinde konuşmalarını düzeltmişlerdir.
İyileşme 2 – 3 yıl içerisinde bile gözlemlenebilir.
 
Çocuğun Kekemeliğe Devam Etme Olasılığını Arttıran Risk Faktörleri Nelerdir?
-Ailede bir kekemelik hikayesinin olması.
-Akıcısızlık tiplerine göre kekemeliğin ağır basması.
-Başlangıcının üzerinden 6 ay geçmiş olması.
-Çocuğun kekemeliğinin farkında olması ya da bunun ile ilgili endişe duyuyor olması.
-Çocuğun hatalarına ya da akıcısız konuşmasına çok fazla tepki veriyor olması.
-Ailesel tepkilerin negatif ya da korku dolu olması.
-Dil ve konuşma bozukluklarının eşlik etmesi.
-Diğerleri…? Çalışmalar devam etmektedir.
 
Kekemeliğin Nedenleri Nelerdir?
Artık birçok klinik araştırmacı kekemeliğin çoklu risk faktörlerinin etkisiyle ortaya çıktığını söylemektedir. (genetik ve çevresel faktörler dil becerilerini, motor becerileri ve mizacı kapsamaktadır.)
Kekemelik hem çocuğun genlerinden hem de çocuğun çevresinden etkilenen çeşitli faktörlerin etkisiyle meydana gelir.
-Dil becerileri; verilmek istenen mesajın formüle edilmesi ile ilişkilidir.
-Motor becerileri; mesajın üretilmesi süreci ile ilişkilidir.
-Mizaç; konuşma sırasındaki bozulmalara verilen tepkidir.
Bu faktörler arasındaki etkileşim çocukta oluşabilecek akıcısızlığa temel olabilir.
 
Çocukta Neler Oluyor?
-Çocuğun dil becerileri nelerdir? (çocuğun dil becerileri değerlendirilmelidir.)
-Çocuğun motor becerileri nelerdir? (küçük çocukların ifade edici dil becerileri değerlendirilmelidir.)
-Dil becerileri ve motor beceriler arasındaki uyumsuzluk değerlendirilmelidir (bu uyumsuzluk herhangi bir tipte olabilir. Gelişmiş dil becerileri – tipik/düşük motor beceriler ya da gelişmiş motor beceriler – tipik/düşük dil becerileri vb.)
-Çocuğun mizaç özellikleri nelerdir? (gözlem ve aile görüşmesiyle çocuğun tepkime ve düzenleme becerileri, çocuğun kekemeliğe karşı olan tutumu/farkındalığı değerlendirilmelidir.)
 
Çocuğun Çevresinde Neler Oluyor?
Yıllardır insanlar kekemeliğin çocuğun çevresinden kaynaklandığını düşünmüşlerdir. Tanısal teori, ebeveynlerin normal takılmalar ile ilgili olan yanlış değerlendirmelerinin çocuğun konuşması ile ilgili endişeleri arttırdığını belirtmektedir ( kekemelik konuşmacının ağzında değil, dinleyicinin kulağında başlar) Bu teori kekemeliğe neden olan etmenin korku olduğuna işaret eden düşüncenin kaynağı oldu ve ayrıca bu teori dolaylı tedavi yaklaşımlarının dayanağı/temeli oldu. Fakat tanısal teori yanlıştır, çocuğun çevresi kekemeliğe neden olmaz. Fakat bu demek değildir ki çocuğun çevresi çocuğun kekemeliğinde hiç rol almıyor. Elbette aileler hala çocuğun günlük deneyimlerinde son derece önemlidirler ve çocuğun deneyimlerinin bozukluk üzerinde payı vardır. Bu noktada biz ailelere akıcı bir konuşma ortamının gelişebilmesini destekleyecek değişikliler konusunda yardımcı olabiliriz.
 
Tedavi Edilmeli Mi Edilmemeli Mi?
Okul öncesi çocukları için tedaviye ne zaman başlanması gerektiği hala ciddi bir tartışma konusudur. Okul öncesi döneminde olan pek çok çocuk kendi başına kekemeliğin üstesinden gelebiliyor. Bu yüzden bazı klinisyenler ‘bekle ve gör’ stratejisini tercih ediyor. (bu strateji pek doğru olmayabilir. Çünkü çocukların gözden kaçmasına ya da ihmal edilmesine neden olabilir). Kimin kekemeliğinin artacağına ya da devam edeceğine karar vermek kesinlikle kolay olmadığı için, çocuğun kekemeliği kendiliğinden çözülecekmiş gibi görünse de yardım isteyen ailelere yardım edilmelidir.
 
Tedavi
Kekeme Olan Okul Öncesindeki Çocuklar İçin Aile Odaklı Tedavi
Kekeme olan küçük çocuklar için aile odaklı tedavinin ilk amacı, akıcılığı arttırmaktır. Fakat terapi tamamen ya da yalnızca akıcılık odaklı olmamalıdır. Aynı zamanda çocukların etkili iletişim becerilerini geliştirmek hedeflenmelidir. Çocukların kendi konuşmalarına ve kekemeliklerine karşı uygun tutumları geliştirdiklerinden emin olunmalıdır.
 
Ailenin İletişiminin Değiştirilmesi (Akıcılığı Kolaylaştırıcı Çevre)
-Aileler çocuklarının daha akıcı konuşabilmelerine yardım etmek amacıyla kendi konuşma modellerini değiştirebilirler.
-Yavaş/kolay konuşma hızı (ç o k y a v a ş d e ğ i l)
-Daha kolay etkileşim tarzı, hem sözcük içi hem de sözcükler arasındaki duraksamalarda artış ile sağlanabilir. Ailelerin alıştıkları hızdan daha yavaş konuşmaları söz konusudur. Fakat çok yavaş, tutarsız ya da robotik olmamalıdır.
-Çocukların üzerindeki zaman baskısını azaltılmalıdır.
-Çocuğun konuşmayla ilişkili taleplerin azaltılması sağlanmalıdır. (eğer talep çoksa)
-Çocuğa sorulan sorular modifiye edilmelidir (eğer ve sadece gerekliyse). Tabiî ki aileler tüm sorularını hayatlarından çıkarmayacaklardır fakat eğer aile sık ya da hızlı/ani sorular soruyorsa ve eğer bu durum çocuk için sorunlara neden oluyorsa, aileler soru sormaktan ziyade düşüncesini açıklamayı öğrenmelidir. Merak ediyorum… Düşünüyorum… Bahse girerim… Sanırım… Belki… Öyle görünüyor ki…
-Aynı zamanda günlük tempo ve yaşam tarzında değişiklikler yapılmalı ve daha az acele anahtar sözcükler kullanılmalıdır.
-Ailenin kekemeliğin doğasını ve çocuğunun kekemeliğini etkileyebilecek faktörleri anlaması konusunda yardımcı olunmalıdır.
-Aileye endişelerine odaklanmaktansa çocuklarına nasıl yardım edebileceklerine odaklanmaları konusunda yardımcı olunmalıdır.
 
Peki Okul Öncesi Dönemde Olan Bir Çocuk ile Kekemelik Hakkında Konuşulmalı mıdır?
Eğer çocuk farkında değilse ve endişesi yoksa; Konuşmamak
Eğer çocuk farkındaysa fakat endişeli değilse; Belki Konuşmak
Eğer çocuk farkındaysa ve endişeliyse; Evet Konuşmak Gerekir