Hikayeler


BAHÇIVANIN GETİRDİĞİ MUTLULUK

Bahçemde oturmuş bir hafta kadar önce sipariş ettiğim fidanları getirip dikecek bahçıvanı bekliyordum. Bu tür işlerde çok titiz olduğum için gelecek adamın nasıl biri olabileceğini düşünmeye,türlü türlü ihtimalleri aklımdan geçirmeye başlamıştım. "Muhtemelen insanın yüzüne ters bakan suratsız biridir!" diye düşünüp kendimi ona göre hazırlamaya başladım. Hayatını onun bunun bahçelerine çukur kazmakla geçiren adam nasıl güleryüzlü biri olabilirdi ki? Muhtemelen hayatta istediği seviyeye gelemediği için bahçıvanlığa mecbur kalmış olan? bu yüzden de yaptığı işten nefret eden biriydi. Kendisi fidanları dikerken benim başında beklememe kimbilir nasıl da sinir olacaktı! Böyleleri işlerini ellerinin ucuyla yapar, bir an önce bitirip paralarını almaya bakarlardı.
Bütün bu ihtimalleri zihninden geçirmeye dalmışken güleryüzlü bir gencin sesiyle kendime geldim: "Beyefendi! Bahçesine leylâk fidanı dikmek isteyen kişi siz misiniz?" Beklediğim bahçıvan meğer bu delikanlıymış. Hemen işe başladı. Kazmasını toprağa vurdukça "Ne güzel toprak bu! Kına gibi... Bakın ne kadar kolay kazılıyor!" diye söyleniyordu. Yüzüne çepeçevre yayılan tebessümüyle "Bütün gün durmadan kazabilirim!" dedi.
Bir ara durup beyaz bulutlar arasında parıldayan güneşe ve mavi gökyüzüne baktı. O sırada bir kuş öttü. Kuşa ıslıkla karşılık verdi. Mahallenin çocukları bu neşeli genci seyretmek için bahçeme toplanmışlardı. Çalışırken onlarla konuşuyor,toprağı çukura doldurmasına yardım etmelerine ses çıkarmıyordu. Onlara toprağı fidanın etrafına nasıl yığıp sıkıştırmak gerektiğini uzun uzun anlatıp gösteriyordu.
Bu bahçıvandan sonra garip ama derin bir sessizlik yayılan bahçemde o zamana kadar dikkatimizi çekmeyen kelebekleri görür olduk. Çekirgelerin zıplarken çıkardıkları sesi işittik. Sonraki haftalar sık sık bu bahçıvanı düşündüm. Böyle hergün bahçeden bahçeye dolaşıp mutluluk dağıttığını hayal ettim. Dünya böyle insanlara ne kadar da muhtaç!