Makaleler


Yetişkin Yaşlardaki Kekemelerin Karşılaştıkları Zorluklar

Kekemelik her yaşta yaşantımızı olumsuz etkileyen bir konuşma bozukluğudur. Ancak kekemelik, yaş ilerleyip yetişkinlik dönemine geldiğimizde hayatımızda daha derin yaralara yol açabilir. Bunu sizlere karşılaştığım 3 yetişkin kekemelik hikâyesi ile anlatmak istiyorum. 
 
İlk önce Serdar isminde ve 25 yaşında ODTÜ Bilgisayar Mühendisliğinden yeni mezun olmuş bir arkadaşımın hikâyesi ile başlayalım. Serdar bir gün İzmir’in en büyük firmalarından birinde bilgisayar mühendisi aranıyor ilanı görüyor ve başvuru yapıyor. Kısa bir süre sonra Serdar mülakatlara davet ediliyor. Burayı size Serdar’ın ağzından anlatmak istiyorum. 
 
“Abi firmaya gittim ve bekleme salonuna geçtik. Yanımda ben gibi mühendis 2 arkadaşımız daha vardı. Biri Pamukkale diğeri ise Celal Bayar Üniversitesi mezunları. Neyse ilk arkadaş girdi mülakata ve yaklaşık 15 dakika içeride kaldı. Sonra diğer arkadaş girdi, o da aşağı yukarı 15-20 dakika kaldı içeride. Ve sıra bana geldi ama ben heyecandan, nasıl konuşacağım korkusundan ölmek üzereyim. Kapıya yöneldim, içeri adımımı attım ve “ooo ODTÜ’lü hoş geldin” sözleriyle karşılandım. Gülümsedim, koltuğa oturdum ve “kendinizi tanıtır mısınız” diye sordu yönetici bir bayan. İsmimi ve soy ismimi yaklaşık 30 saniyede söyledim. Başımı kaldırdığımda şaşkın bakışlarla karşılaştım. İçlerinden biri “çok teşekkür ederiz zaten bizde bilgileriniz mevcut, olumlu olduğu takdirde sizlere geri dönüş yapacağız” dedi ve benim mülakatım 30 saniyede bitti. Abi beni yanlış anlamanı istemiyorum, sakın kendimi övüyorum çok havalı biriyim zannetme. Sende biliyorsun ki biz kekemeler asosyal insanlarız. Ben 5 yıllık okul hayatım boyunca kendimi bilgisayara adadım ve gerçekten çok iyi bir mühendis oldum. Ayrıca 2 tane yabancı dil biliyorum. Asla o mülakata gelen arkadaşları küçümsemek istemem ama benim öz geçmişim onların hazırladığı özgeçmişten çok ama çok daha iyiydi. Abi ben 3 yılımı iyi bir okul kazanayım diye çalışarak geçirdim. 5 yılımı ise zorlu bölümümü bitirmek için emek harcayarak geçirdim. Şimdi sıra bunların meyvesini toplamaya ve hayatım boyunca sevdiğim işi yapmaya geldi. Ama ben konuşamıyorum diye hayatımın fırsatını kaçırdım”.
 
Evet, Serdar ve kekemelik yaşayan birçok arkadaşım iş bulma konusunda bu gibi zorluklarla karşılaşıyor.
 
İkinci hikâyemiz ise Konya’da yaşayan 26 yaşındaki Ahmet’in hikayesi. Bana bu hikâyeyi Ahmet’in abisi telefonda anlattığı için bu seferde Ahmet’in abisinin ağzından anlatmak istiyorum. 
“Kardeşim Ahmet yaklaşık 3 yıldır bir kız ile görüşüyor ve birbirlerini çok seviyorlar. Kız tarafı kardeşim ile kızlarının görüştüklerini öğrenince ailelerin tanışmasını ve söz kesilmesini istediler. Söz günü belirlendi, hazırlıklar yapıldı ve kız evine gittik. Bizi çok büyük bir salona oturttular. Biz yaklaşık 8-10 kişi, kız tarafı ise yaklaşık 25-30 kişi vardı. Büyükler kendi aralarında hal hatır sorma işine ve kahveleri yudumlamaya giriştiler. Derken kızın babası kardeşime “oğlum anlat bakalım ne iş yapıyorsun” diye sordu. Tüm gözler kardeşime döndü. Kardeşimden ilk önce anlamsız birkaç ses çıktı ve o an salon sessizliğe büründü. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama kardeşim mesleğini söyleyemeyince annem devreye girdi ve “oğlum mimar” dedi. Sonra her şey yolundaymış gibi biraz sohbet ve kızı isteme merasimleri yapıldı. Apartman kapısından çıktık. Evleri zemin katta olduğu için az önce oturduğumuz salonun penceresinin önünden geçerken, kızın babasının kızgın sesini duyduk; “benim iki lafı bir araya getiremeyen adama verecek kızım yok”. Bu olay yaklaşık 12 gün önce oldu ve kardeşim 12 gündür odasından sadece tuvalet ihtiyacı için çıkıyor. Annem zorla odasına yemek sokuyor. İnanın çok üzülüyoruz ve ne yapacağımızı bilmiyoruz”. 
 
İşte bu da yetişkin kekemelerin yaşadığı sıkıntılardan bir diğeri. Bazılarımız için iş ve eş bulmak oldukça zorlu oluyor.
 
Ve son hikâyemiz İzmir’de yaşayan Mert’in hikayesi. Mert 18 yaşında ve benim hayatımda gördüğüm en akıllı en esprili kişi diyebilirim. Ama maalesef bu esprileri yıllarca sadece kendine saklamış. Mert’in kısa hikâyesini kendi ağzından anlatmaya çalışayım. 
 
“Abi ben bu sene üniversite sınavına girdim ve Türkiye’de derece yaptım. İlk 100 içerisinde girdim. Normalde aklımda tıp mı, mühendislik mi, İzmir mi, İstanbul mu, Ankara mı gibi sorular olması gerekir ama ben bu sene bırak bölüm ya da okul düşünmeyi tercih bile yapmadım. Niye diye sorarsan, korktum abi. Kekeme olarak yeni bir ortama girmeyi hiç sevmiyorum ve kendimi o ortamda rezil olmuş hissetmeyi artık kaldıramayacağım. Küçük yaşlarda bu gibi durumları pek önemsemez, kekeme olsam bile sürekli konuşur kendime toplum içinde bir yer bulurdum. Ama artık insanların şaşkın ve dalga geçer bakışlarını kaldıramıyorum. O yüzden tercih yapmadım. Bundan ailemin haberi yok ve açıkçası onlara ne söyleyeceğimi bilmiyorum. İstediğim yer olmadı seneye tekrar hazırlanıp ilk 10 a gireceğim demeyi düşünüyorum ?” 
 
Mert’i dinlerken son cümlesi beni güldürdü ama o ana kadar ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. 
Size yetişkinlikte yaşadığımız bazı zorlukları örneklerle anlatmaya çalıştım. Umarım tüm kekemeler kekemeliklerine karşı biran önce duyarsızlaşıp kekemeliklerini kontrol altına alırlar ve bu örneklerde olduğu gibi kekemelikleri yüzünden bu acıları yaşamazlar. Tabi kekemelik problemi yaşamayan kişilerinde bizlere karşı biraz daha farkındalık seviyelerinin artmasına çok ihtiyacımız var. En azından saçma sapan komedi filmlerinde bizlerle dalga geçmeyi bırakarak bu işe başlayabilirler…