Danışan Görüşleri

Tüm danışan görüşlerimizi okumak için tıklayınız.
Görüş yazmak için tıklayınız.




kekemelik

Sunum Hikayeleri

Tüm hikayeleri okumak için tıklayınız.

Hikaye : ÖZGÜR KUŞLAR

Hikayeyi Oku

kekemelik tedavi

Güzel Konuşmanın Püf Noktaları

18 yaşın altındaki danışanlarımızın kekemelik terapileri 3 ayaklı bir tabureye benzer. Ayaklardan bir tanesi terapist, diğeri aile ve son ayak ise danışanın kendisidir. Eğer bir ayak görevini yeteri kadar ciddiye almaz gayret göstermez ise taburenin ayakta durmasına imkan yoktur.


Yetişkin kekemeler, kekemeliklerini kontrolleri altına alıp daha akıcı ve huzurlu (gayretsiz konuşma) konuşma elde etmek için;
1) Bunu çok istemeliler
2) Uzun vadeli olarak planlı ve disiplinli bir çalışma içine girmeliler


Kekemelik yaşayan bizler, kekelediğimiz zaman büyük bir utanma duygusuna kapılırız. Oysa akıcı konuştuğumuzda övünmek için bir sebebimiz olmadığı gibi kekelediğimiz zamanlarda da utanmak için hiçbir sebebimiz yoktur.


Kendiside kekeme olan Joseph Sheehan kekemeliği buzdağına benzetmiştir. Yüzeyde olan, yani insanların görebildiği kekemelik bizim içimizde yaşadığımız kekemeliğin çok daha küçük bir parçasıdır. 


Kekemelik problemi yaşayan kişilerin zaman baskılarını üzerlerinden atmaları önemli bir konudur. Bu baskı bizi daha fazla akıcısızlığa yani daha fazla kekemeliğe sürükleyecektir.


Kekemelik terapilerinde kendinizi duyarsızlaştırmayı ön plana almalısınız. Kekemeliğe karşı duyarsızlaştırma olmadan yakalanan konuşma akıcılığının kalıcı olma ihtimali çok düşüktür.


Kekemelik terapilerindeki asıl amaç daha kolay kekelemeyi öğrenmek ve kekelememek için gösterdiğimiz gayretten vazgeçmek olmalıdır.


Kekemelik terapilerine başlamadan önce mutlaka kendinizi konuşurken ve kitap okurken videoya kaydedin. (Bu işlem sırasında bir tanıdığınızdan yardım alın çünkü yalnızken kekelemeyebilirsiniz) Daha sonra bu videoyu defalarca izleyip kekemeliğinizi iyice tanımalısınız. Kekemelik ile verilecek savaşta düşmanı tanımak çok işe yarayacaktır.


Kısa süreli kekemelik terapileri ile kalıcı bir akıcı konuşma elde etmeye çalışmak hayal kırıklıklarına yol açar.


Kronik kekemelik yaşayanlar için akıcı konuşmak hayat boyu mücadele anlamına gelmektedir. Kısa süreli eğitimlerin yararıda kısa süreli olacak ve hayal kırıklığı yaratacaklardır. 


Kekemelikten kaçınmak ve hatasız konuşmaya çalışmak sizi kısır döngüye sokacaktır. Kekemelikten kaçındıkça daha çok stres ve kaygı yaşayacaksınız. Stres ve kaygı kekemeliğinizi arttıracaktır. Kekemelik arttıkça sizler yine akıcı konuşmak için gayret ve çaba içine girerek kekemelikten kaçınacaksınız ve kısır döngü tamamlanmış olacak. Oysa kekemelik ilanı, kolay kekemelik ve akıcılığı arttırma yöntemleri sizi doğru yola götüreceklerdir. 


Kekemelik terapisine başlamadan önce mutlaka kekemelik sorununun kabul edilmesi gerekmektedir. Terapi sırasında ise "kekemelik ilanı" (insanlara kekeme olduğunuzu söylemek) konuşmanızı akıcı hale getirmede işini çok kolaylaştıracaktır. 


Kekemelik yaşayan kişiler bu sorunlarından dolayı kendilerini suçlamaktadırlar. Ancak kekemelik kesinlikle kişinin kendi hatasından dolayı ortaya çıkmamıştır. 


Söylemesi zor olan harfler yoktur. Kekemelik problemi yaşayan kişilerin korku ve kaygıları, bazı harflerin söylemlerini diğerlerinden daha zor hale getirir. 


Kronikleşmiş kekemeliğin yüzde yüz tedavisi mümkün değildir. Ancak alınan yardımlar ile kekemelik kontrol altına alınabilir ve kekemelik şiddeti en az seviyelere indirilebilir. 


Her zaman aynı şiddetle kekemelik sorunu yaşamayız. Stres, kaygı, uykusuzluk, yorgunluk, zaman baskısı vb durumlar kekemeliği şiddetlendirir. 


Kekemelik evrenseldir. Tüm ülkelerde görülür. Dünyada yaklaşık 45 milyon ülkemizde ise yaklaşık 500 bin kişi kekemelik problemi yaşamaktadır. 


Kekemelik başladıktan sonra ortaya çıkan engellenme duygusu, endişe ve utanç, kişinin sosyal yaşamı, işi ve kişiliğinde önemli sorunlara yol açabilir. Kekemeliği olan bireylerin daha fazla içe dönük olma, sosyal ortamlardan kaçınma eğiliminde oldukları  belirtilmektedir. (Silverman,2004)  Toplumdan kaçma, eğitimin sürdürülmesine engel olabilir ve akademik başarıyı etkileyebilir. Kekeleyen bireyler akıcı konuşan gruba oranla akademik performans açısından anlamlı biçimde daha düşük performans göstermektedirler. Bu durum akademik konularla ilgili sözel olarak yapmaları gereken şeylerden kaynaklanıyor olabilir. Kaygı ve kekemelik azaldığında bireyler genellikle daha iyi akademik performans gösterirler.


Kekemeliğin bireyin sosyal hayatında yarattığı olumsuzluklar, doğal olarak bireyin psikolojisi üzerinde de olumsuz etkilere yol açar. Yapılan pek çok araştırmada kekemelik anksiyete ve/veya depresyonla ilişkilendirilmiştir. Kekeme bireyler değerlendirilirken, konuşma kesintilerine eşlik eden psikolojik durum, kişilik özellikleri ve tutumlar da göz önüne alınmalıdır. Bir şeyler anlatmak isteyip anlatamayan, toplumun konuşma standartlarına kendini uyduramayan kekeme bireyde saldırgan davranışlar, isyan, kendine güvensizlik, aşağılık duygusu, suçluluk, düşmanlık, kaygı duyguları gibi olumsuz duygular oluşabilmektedir. Özellikle hayal kırıklığı, utanma ve kızgınlık sık gözlemlenir. (Öztürk,2002)


Size saldıran ve sizi yargılayan olumsuz iç sesimizi betimlemek için kullanılan patolojik eleştirmen özellikle kekemelik problemi yaşayan kişilerde çok acımasız ve çok konuşkandır. Sürekli olarak "yine başaramayacaksın", "yine '...' harfini söyleyemeyeceksin", "seninle dalga geçecekler", "rezil olacaksın" gibi gereksiz gevezelik yapan bu kötü iç ses en küçük hatamızı yakaladığında bizi hırpalar


Kekemelik problemi yaşayan bireylerin karşılaştığı önemli sorunlardan bir tanesi de nefes alış-veriş düzeninin sağlanamamasıdır. Stresin ve kaygının arttığı anlarda nefesimizi tutarak konuşmaya çalışırız ki bu imkansız bir durumdur. Yapılan hatalardan bir tanesi de nefesi almış olduğumuz nefesi sonuna kadar verip nefes bittikten sonra konuşmaya çalışmaktır. Azda olsa nefesi alırken konuşmaya çalışmak kekemelik problemi yaşayan bireylerin yaptığı hatalardan bir tanesidir. Yapılması gereken ise nefesi diyaframımıza acele etmeden sakince almak ve nefesi verirken konuşmaya başlamaktır.

 

 

 

 


Çocuğunuz eğer çok fazla televizyon e bilgisayar karşısında zaman geçiriyorsa bu konuşmasının gelişimini engeller ve kekemelik problemini yenmesine engel olur. Anne babanın televizyon izleme ve bilgisayar oynama saatlerine sınır koyması gerekmektedir.

 

 


Okul öncesi dönemi kekemelik problemi yaşayan çocuklarınızla her gün en az 20 dakika hikaye veya masal okuma etkinlikleri yapabilirsiniz. Bu okumalar sırasında dikkat edilmesi gereken konu; okumanın vurgulu, yavaş ve tane tane olmasıdır. Burada çocuğunuzun sizi örnek alarak vurgulu, yavaş ve tane tane konuşması hedeflenir. Çocuğunuz böylece daha rahat ve akıcı konuşabilecektir. Yine aynı şekilde çocuklarınızla günde 1 saat oyun oynamanız onların akıcı konuşmaları açısından çok önemlidir.

 


>> Oyun Oynama: Her gün en az 1 saat ( anne ile 30 dakika baba ile 30 dakika) çocuğunuzla onun istediği oyuncakla ve istediği şekilde oyunlar oynayın. Yine burada yukarıda belirtildiği gibi konuşma hızımızı oldukça düşürmemiz gerekmektedir. Burada oyunun eğitim oyuncaklarıyla değil de basit kurguları olan oyuncaklarla olması ( evcilik, tamircilik gibi) önemlidir. Çocuğunuz neyle oynamayı seviyorsa her zaman onun istediği şeyle oynayın. Unutmayın oyunlar ve oyuncaklar onların dünyasıdır.


Erken dönem kekemelik prbleminde 3 yaşını doldurmuş ve şartları uygun olan çocukların mutlaka kreşe ya da anaokuluna gönderilmesi gerekmektedir. Eğer bu mümkün değilse sık sık parka çıkarılıp yaş grubuyla oyunlar oynanması sağlanmalıdır. Yaşıtlarıyla iletişim kurması konuşma probleminin azalmasını sağlayacaktır.

 


2-6 yaş döneminde kekemelik problemi yaşayan çocuklar için dikkat edilmesi gereken diğer konu ise üzüntü, alay, ceza ve eleştiridir. Çocuğunuz kekelediği zaman onun farkedeceği şekilde üzülmek "yine konuşamadım ve anne babamı üzdüm" şeklinde algılanacak ve çocuğunuzu strese sokacaktır. Aynı şekilde konuşmasıyla alay etmeniz, konuşması yüzünden ona cezalar vermeniz stres ve kaygı seviyesini arttıracak ve konuşması daha da bozulacaktır.


2-6 yaş döneminde kekemelik problemi yaşayan çocukların ebeveynlerinin en çok dikkat etmesi gereken konu, çocuklarının konuşmalarına müdehale etmemeleridir. Çocuklar konuşurken sanki problem yaşamıyormuş gibi sakince dinlenmelidirler. Konuşmaları onlar yerine tamamlanmamalı ve kesinlikle sakin ol, heyecanlanma, biz seni dinleriz merak etme, yavaş konuş gibi uyarılarda bulunulmamalıdır.


2-6 yaş arasındaki çocukların dil gelişimleri oldukça hızlı ilerler. Bu yaş döneminde yer alan çocukların %4'ünde "Erken Kekemelik Dönemi" olarak adlandırılan konuşma problemi görülür. Bu çocukların %75'i (4 çocuktan 3 tanesi) sosyal destek sağlandığı ve doğru yaklaşım sergilendiği zaman, problemden kendiliğinden kurtulabilirler. Bu yaş döneminde yapılacak erken tanı ve önleyici müdahale yöntemlerinin de etkili olduğu gözlemlenmiştir. Geriye kalan %1'lik kısmı ise kekemelik problemini kalıcı olarak yaşayabilirler.

 

 


Kekemeliğin genellikle 2-7 yaşları arasında ender olarak da yaşamın daha sonraki yıllarında başladığı belirtilmektedir. 


Okul çağındaki çocukların %5'i konuşma bozukluğun sahip olup, kekemelik konuşma bozuklukları arasında %0.8'lik bir dilimi kapsamaktadır. Kekemeliğin çocuklarda yaygınlık oranı yabancı kaynaklarda %1 olarak görülürken, Ankara'daki ilkokul çocuklarında yapılan bir taramada yaygınlığın %1.6 ve %3.1 arasında bulunmuştur. 


Kekemelik problemi yaşayan kişiler genellikle konuşma sırasında göz teması kuramazlar. Oysa ki kurulacak olan göz teması karşı tarafa "evet kekemelik problemi yaşıyorum ancak bu sorunumla savaşıp onu kontrol edebilirim" mesajı verecektir.  


Kekemelik sırasında yaptığımız hatalardan bir tanesi nefesimizi tutmaktır. Öğrenip güçlendireceğimiz diyafram nefesi sayesinde bu sorundan kısmen kurtulabiliriz. Ayrıca diyafram nefesi vücudumuza daha fazla oksijen girmesini sağlayacak ve bu da kalp atışlarımızın yavaşlamasına dolayısıyla kaygılarımızı daha rahat kontrol etmemize olanak sağlayacaktır. 


Akıcı ve anlaşılır konuşmanın en önemli konularından bir tanesi konuşma hızıdır. Hızınızın dakikada 85-110 kelime arasında olmasına dikkat etmelisiniz.


Tümünü Gör

kekemelik

Tiyatro Kulübü

"Konuşabilecek miyim" Kaygısı Yerine, "Artık Konuşabiliyorum" Özgüvenini Kazanma Sahnesinde Sende Yerini Al!